KARAGÖL KÖYÜ KONUMU
Karagöl Köyü Haritası ve Sınırları (Erol SUNAR)
KARAGÖL KÖYÜ'NÜN SINIRLARI
MEZARLIKLAR
ÇİRKİN TEPE
ÇEPNİ SOKAĞI
ACI OLLUK
KARAGÖL KÖYÜ'NÜN COĞRAFİ KONUMU
TARIMCILIK
HAYVANCILK KONUMU
MADEN OCAKLARI
Sabun Çeşme
CAMIZ AĞLI
KIRMIZI ENİŞ (KIRMIZI YOKUŞ)
KÖSE KAHYA DERESİ-Harcoğlu membası (Bağı)
KİLİĞİN DERE
DÖRT OLUKLU BÜYÜK PINAR
SETENLİ BAĞ
SEKİ DEDE-BALIKAYA-KUŞKAYASI
KARACAOĞLAN - ESKİÇUBUK
Ömer TURAL
Araştırmacı Yazar
*
Offline Offline

Mesaj Sayısı: 430



WWW
« : Mayıs 25, 2007, 02:43:50 pm »

KARAGÖL KÖYÜ KONUMU


Sivas ilimize 110 km.Kayser'ye ise 90 km.Yoldüzergahında,günün 24 saatinde ulaşımı mümkün olan bir yeleşim alanına sahiptir.

Çift minareli.Kara yüce dağının güney yamacında bulunup kuş bakışı baktıgımızda güzel görünümlü bir köydür.

İsmini Tarihi pınar olan dört oluklu meşhur,kemer taş yapımlı büyük çeşmeden almıştır.O dönemlerde büyük pınarın altında topraktan yapılı su bendinin (göletin)bulunması ve bu benenten taaaki karagöl ovasına inen bataklık ve sazaklıktan (kamışlık) oldugu büyüklerimiz tarafından söylene gelmektedir.
1953 yılına kadar şarkışla'ya baglı olup,daha sonra Gemerek  kazasına baglanmışızdır.

Türkiye haritasını önümüze koyup elimize cetvel,gönye alıp ölçecek olsak Karagöl köyü haritanın orta yerlerine isabet eder.

Karagöl köyü şimdi nasıl karayolu düzergahında ise geçmişte ipek yolu üzerinde bulunan yerleşim alanıymış.
Abdul mecit yolu,İhsanlı istasyonu,kızılcakışla,Gemerek,Kasımbağ deresi,Hasnkağ deresi,beştepeler,Sarıoğlan düzergahından dünyaya açılan tarihi yodur. 

Ömer Tural

Ömer TURAL
Araştırmacı Yazar
*
Offline Offline

Mesaj Sayısı: 430



WWW
« : Mayıs 04, 2007, 05:54:33 am »

Resimleri Sadece Kayıtlı Kullanıcılar Görebilir.
Resimleri Görebilmek İçin Kayıt Ol veya Giriş Yap
Çizen:EROL SUNAR

Karagöl Köyü Doğusunda İhsanlı Köyü ve Külhöyüğü, Batısında Kırmızı yokuş (Örtülü) ve İncebel (Selcik), Güneyinde Ova (araziler) ve Kuzeyinde KARAYÜCE DAĞI ve ŞEME DAĞI ile çevrilmiş Karayüce Dağı eteklerine kurulmuştur ve hemen önünden SİVAS-KAYSERİ ana asfaltı geçmekte T.Cumhuriyetinde her yere her saatte ulaşım imkanı vardır.
Yazan:EROL SUNAR

Resmin tamamını göremeyenler ve Ayrıntılı incelemek isteyenler için: Linkleri Sadece Kayıtlı Kullanıcılar Görebilir.
Linki Görebilmek İçin Kayıt Ol veya Giriş Yap
Admin
Administrator
Tecrübeli Üye
*
Offline Offline

Mesaj Sayısı: 19


admin@karagolkoyu.com


WWW
« : Mayıs 01, 2007, 05:02:50 pm »

KARAGÖL KÖYÜ'NÜN SINIRLARI

Balık ini,sarc'ın armutluk,Kasabıı oğlanın tarlası,Taş yarma,Tektepe yıkıkhan,Acı dere,Mesik,Hallolein çayır,Mahmut kaya deresi,Yöre pınar,Kaya altın,sövütler Kavgalıda,Yusuf beyin tarlasının üstü,Dişkıran,Haçoğlunun bağı,Körpınar çeşmesi,Toytepe,Rakıb'ın bağı,Ekizce'nin bağı,Batkın mezar,Necip ışık'ın Eski çubuktaki tarlsı,Aktaş,Karataş,Karacaoğlanda zekiye bacının tarlası,Eski çubuk,Cücükçünün mezarı,Eski çubuk,Selciğin sivri,Haçoğlunun çayırı,Örtülü'nün büyük derenin altı,Kızılırmak,Tek tepenin yarısı bizim yarısı İhsanlı köyünün,ŞEME DAĞI Saraç,İhsanlı, Karagöl köyü diyor bize ait Ünü ozanımız bir deyişinxe
Yeşil atlas giymişdağlar süslenmiş,Meciy köyü eteğine yaslanmış.Ozanımız Aşık Veyselin bu deyişiyle ,dördüncü varis kendiliğinden ortaya çıkıyor.
« Son Düzenleme: Mayıs 24, 2007, 09:46:06 am Gönderen: Ömer_TURAL »
Ömer TURAL
Araştırmacı Yazar
*
Offline Offline

Mesaj Sayısı: 430



WWW
« : Temmuz 20, 2007, 09:54:17 am »

MEZARLIKLAR

Köyümüzde Çepni sokaüğı tarafında ve Şarkışla tarafında olmak üzere iki mezarlık vardır.
Köy kurulmadan önce şehitlerin buralara defnedilmesiyle kurulmuşlardır.

Köy halkı tarafından 1981 yılında Mezar duvarları ördürüldü.

3 ,4 sene evel Aşir DAĞDELEN tarafından etrafına çam fidanı ekilerek ağaçlandırıldı.

Behçet KARACA hayratı olarak birde çeşme yapıldı.


ALLAH HAYIRLARINI KABUL EYLESİN.
Logged

Ömer TURAL
Araştırmacı Yazar
*
Offline Offline

Mesaj Sayısı: 430



WWW
« : Temmuz 20, 2007, 09:46:47 am »

ÇİRKİN TEPE


Birilerinin gözüne çirkinmi gelmiş ne ismine çirkin tepe demişler.Çirkinler'in o mevkide olması nedeniyle deneceği gibi,Çirkinlerin bu tepede olmasından bu lağbı almaları söz konusu olabilir.

Bir rivayetre göre çirkinlerin oğlu çok güzelmiş,Anası çocuğuna nazar değmemesi için,kem gözlerden korumak maksadıyla çirkin demiş ve kişinin ismi çirki,n kalmış.

Çirkin tepenin taşı çok meşhurdur.Kırmak için damarını bulmak lazım.Çirkin tepenin taşını sökerken ,damarına balyozla ,burca vurarak ayırmasan sökmesi imkansız gibidir.

Taşını kırmak için çekici vurduğunda kopan parça kurşun gibi fırlar.Bu taşı sökmesi ve duvar olarak örmesi ayrı bir maheret ister.Taşın kırılış tarzını bilmek lazım.Duvara konurken taşın alnıı bulmak ayrıcalık ister.Bu işi en iyi yöre ustalarımız yapardı.Onun için kara taş ustalarımız bir başkaydı.50 yıllık çamurla örülü çirkin tepe taş duvarları halen mevcuttur.

Çirkin tepenin bir özeliğide son güz aylrında Kardelenlerin ve baharın kar yerden kalmadan öksüz oğlan çiçeklerinin ,kar ve kayalara meydan okurcasına çıkmalarıdır.
Ömer TURAL
Araştırmacı Yazar
*
Offline Offline

Mesaj Sayısı: 430



WWW
« : Temmuz 20, 2007, 02:39:09 am »

ÇEPNİ SOKAĞI


İpek yolu nasılki dünyaya açık bir yol ise,Çepni sokağıda,çepni ve çevre köyler inkıışla Bulasan gibi köylere ,Karagöl'e ve Şarkışla'ya açık bir yoldu.

Karagöl ,batı kısmı dereyi sınır çizip,aşağı mahleye kadar Bahçeli evler mahlesinin başlangıç noktasıdır.Büyük önder Mustafa kemal ATATÜRK'ÜN kurduğu bir mahledir.

1936 yılında.Bu mevki boş tarla iken .buraya Romanya'dan getirilen 80 hane göçmen iskan edilmiş planlı porejeli bir mahledir.

Çepni sokağı benim gözümü açıp ilk gördüğüm yerlerdir.Çocukluk yıllarım ,gençlik yıllarım en güzel günlerim burda geçmiştir.
Çepni'li karedeşlerimiz eşeklerle kasa kasa üzüm,kaysı ,elma,ve armut getirip,Şarkış'laya satmak için götürdükleri bir sinama şeridi gibi gözlerimin önünden geçer.

Köye giriş yapan ve çıkış yapan kardeşlerimiz bizim kuyunun sovuk suyundan bir tas su içmeden geçmezlerdi.O zamanlar kuyu sularının sovukluğuyla ehemiyeti bir başkaydı.Yazın İdrisin bağının altında,Çirkin tepenin yamacında ,koyunların kölen dedikleri yerde Köy halkı davarlarını sağmaya giderlerken kadınlar helkelere su taşır gibi süt sağp taşırlar ve bu bahsetiğim kuyu suyundan çıkarıp içerlerdi.

şimdilerde ise bu kuyular viran oldu.Şebeke içme suyu yetersizliğinden kuyulardan mahale halkı yararlanmak istedesede yakın tarlalara aşırı sonda vurulması nadeniyle kuyularında suyu çekilmiş vqziyetedir.

Evet Çepni sokağı leşberin,tüm köy halkının ve çevre köylerin ana yoluydu.Velhasılı Çepni -Şarkış'la arası bir ipek yoluydu.
Gönderen Konu: ACI OLLUK  (Okunma Sayısı 11 defa)
Ömer TURAL
Araştırmacı Yazar
*
Offline Offline

Mesaj Sayısı: 430



WWW
« : Temmuz 20, 2007, 01:53:24 am »

ACI OLLUK


Eski tarihten bu tarafa var olan bir çeşme.Suyunun acı olduğundan dolayı acı ollk denmiştir.Köy ve dağ yolu üzerinde olması sebebiyle,yaylımda bulunan hayvanların uğrak yeridir.

Büyük baş ve koyunların yararlandığı bir çeşmedir.Suyu acı olduğu için içilmez.Kürünlerinde zaman zaman sülük bulunduğu için köy halkı vücutan pis kan emdirrmek için sülük avına gider.Genlde sülük çayırda daha çok bulunur fakat ;nisbeten köye uzak düştüğünden acı oluk tercih edilir.

Eskiden tuğla,pirket nedir bilinmedşğinden köy halkı acı olukta kerpicç döker yapı yapardılar.Acı olluğun çamırı yapışkandır ,kara sakız gibi tutar.O yüzden halk acı oluğun topragını  tercih ederlerdi.

Genelde duvar sıvamak için toprak acı oluktan getirilip,sıva yapılırdıki sıva duvarı iyice tutsun ,bırakmasın diye.

Ömer Tural
Gönderen Konu: KARAGÖL KÖYÜ'NÜN COĞRAFİ KONUMU  (Okunma Sayısı 69 defa)
Ömer TURAL
Araştırmacı Yazar
*
Offline Offline

Mesaj Sayısı: 430



WWW
« : Mayıs 26, 2007, 04:55:46 pm »

KARAGÖL KÖYÜ'NÜN COĞRAFİ KONUMU

Deniz rakımı:1350 civarında olanKaragöl köyünün iklimi sert,kışın zaman zaman kar yagmakta olup normal iklimlerde karın yerden kalkmaması gerekmektedir.Don olayları sıkça görülüp,çevre kasaba ve köylerden daha fazl kuru ayazı olmaktadır.
Dağlarının yüksek olmasına rağmen linyit kömürü madeninin bulundugundan dolayı kar kısa zamanda erimektedir.
Sivas,Kayseri arasında yol düzergahı boyunca orman bulunmadığı gibi,malesef zamanında var olan ormanlarımız yok olup kıraç bir vaziyet almıştır.
Karagöl köyü ve çevresi orman yokluğu nedeniyle,Köyün dağ ve ovası rüzgar ve yagmur sularıyala erozyana ugramaktadır.Bu dağ ve engebelerin küçülüp,yıpranması gözle görünüğr vaziyetedir.

Ömer Tural
Gönderen Konu: TARIMCILIK  (Okunma Sayısı 19 defa)
Ömer TURAL
Araştırmacı Yazar
*
Offline Offline

Mesaj Sayısı: 430



WWW
« : Mayıs 26, 2007, 02:12:24 pm »

TARIMCILIK

Geçiminin büyük kısmını tarımcılıkla kazanan Karagöl köylüleri ,Tahıl ve hububat yetiştiriciliginde ileri..So zamanlarda pancar üretim hat safada olup,Nigde'de patetes ekimi yasaklanmasıyla müthiş patatis ekimi başlamıştır.

Köy halkımız nasılki patatis üreticiliğine önem verip tarımda bazı tabuları yıktıysa bazı bitkileri yetiştirerek ekonemiye  katkıda bulunurlar inşallah.
Komşu il olan Kayseri'de Kabak ekimi yapılıyor ve çekirdeği çok yüksek fiyata satılıyor ise,turşuluk şalak yetiştirilip bol bir kazanç sağlanıyorsa ve  yine Kayseride  idğe ağaçlarına has ide aşısı yapılarak pazarlaması kolay ,kazançlı olan iğde yetiştiriciligi yapılabilinir.
Bizim toprağımızda çok güzel Ay çiçeği yetişticiligi yapma olanaklarımız vardır.İlçe tarım müdürlüğünün doğrultusunda bunlar yapılabilinecek şeylerdir.Köyümüz bağları heder olmuş yine Kayseriyi örnek alıyorum,Cins üzüm yetiştiriciligi yapılarak ürünlerini çok rahat pazarlıyabiliyorlar.
Karagöl köyü halkı olarak üzüm bağı yetiştirebiliriz.

KARAGÖL KÖYLÜLERİNE BOL ÜRÜN,BOL KAZANÇ TEMENİLERİMLE.

mer Tural
Gönderen Konu: HAYVANCILK KONUMU  (Okunma Sayısı 24 defa)
Ömer TURAL
Araştırmacı Yazar
*
Offline Offline

Mesaj Sayısı: 430



WWW
« : Mayıs 26, 2007, 12:45:00 pm »

HAYVANCILIK KONUMU

Küçük baş hayvancılıgı yok deneecek kadar azalan Karagöl köyünde,büyük baş hayvancılıgıda azalmıştır.1970 yılarında yayılan camız sığrından,eser kalmamakla at ve eşek gibigibi hayvanlar yok denecek kadar azalmıştır.

Köyümüzde yaylım hayvancılıgından,besi yetiştiriciligine döüştürülüp,hayvanlar kültürel yemlerle beslenmektedir.
Gönül isterki mera çayır ve otundan tam yaralanılsın milli sevet olan yaylım alanlarımız heder olup gitmesin.

Hayvancılık yurt ekonomisi ve köy halkının geçim kaynagı açısından olmazsa olmazlardandır.Yapılması Hayvan üreünlerinin üretilmesi şartır.Yanlız hayvan yetiştiriciligi yapılrrken insan saglıgına dikkat etmemiz lazım.
Ünlü yöre şairimizin dedigi gibi.

Orta mahalenin yolları dardır
Yolları daraltmak sanki bir kardır
İslama aykırı halleri vardır
Yapmış yol üstüne helalarını.

Şairimiz bu dörtlügünü yıllar önce söylemiş.Tabi şimdi köyümüz kanalizazyona kavuştuy,helalar gibi bir sorunumuz kalmadı,kalmadı;ama şimdide yol üzerine hayvan gübrtesi, hayvan yemi olan pancar küsbesi atılmaktadır.Tabiki buda çirkin bir görünüm kazanıp,insanları rahatsız eden bir koku meydana getirip,insanların sağlığını tehdit etmektedir.
Gönderen Konu: MADEN OCAKLARI  (Okunma Sayısı 29 defa)
Ömer TURAL
Araştırmacı Yazar
*
Offline Offline

Mesaj Sayısı: 430



WWW
« : Mayıs 25, 2007, 04:13:01 pm »

MADEN OCAKLARI

Kömür ocakları ,liyit kömür işletmeciligi yaplıan dağlarımızda ,çok eski tarihlerde orman olduğunun bir işlaretidir.Zaten bu dağlarda orman varlıgını bilip gören insanlarımız var.
Şu an yapılan reziver masrafını kurtarmadıgından olacak maden ocakları kapatılmaya yüz tutmuştur.;ama yine tek tük devam etmektedir.
Büyüklerimizden dinlediğimize göre 1940 - 1950 yılları arası,insdanlar dağın altına girerek tenekelerle kömür çıkarıp kendi yakacak ihtiyaçlarını çıkarırlarmış.Daha sonraları Kolardan kızaklarla,Ana hat(aynadan)el arabasıyla çıkartmaya başlamışlar.
1980 yılarında ise maden ocaklarımıza motorlar kurularak dışardan vince bağlanan halatla çekmek yoluyla kömür madeni çıkarılmaya başlanmıştır.
1990 yılarında ise Elektirik götürülerek işler dinamoya dönmüştür.
Tabi bu arada maden ocaklarından kömür taşımacılıgı 1960-1980 yılları arası at arabasıyla şarkıla ve civar yerleşim yerlerine kömür götürülürken ,daha sonraları nakliyat işleri ,yerini kamyonet ve kamyona bırakmış olup çok büyük şirketler kurulmuştur.

Dağlarımızda kömür madeninin keşfedilip insanların bu kara elmastan yararlanmaya başlamasıyla insanların bilinçsizligi sonucu zaman zaman bazı acı gerçeklerle karşılaşmış,ölümlere sebep olup birçok insanımızın ağıt yakmasına,acı,elem çekmesine,canından olmasına neden olmuştur.
Bunlar genelde ocaklara dağın kisini bırakmamak için vurulan bağların istenilen ihtiyaçta vurulmamasından,tavanı gevşek olan ocakklarada gerekli önlem alınmamasından ve eski ocaklarda zehirli gaz oluşu gibi sebeblerden meydana gelmiştir.

Ben bu elem durumu,acıyı,kederi insanların acılarını tazelemek için ve kapanmış yaralarına tuz,büber serpmek için yazıp hatırlatnadım.

Nasıl olsa kömür madeni, bulunan dağlarımızda,insanlar tarafından tekrardan işletmeye açılacaktır.
öyleyse geçmişten ders alalım ,önce iş güvenliği ile yola çıkıalım.Madan işletmesi mühendislerimizin doğrultusunda tedbir alalım.
Ben burda ünlü ozanımız Aşık Mahsunn'nin türküsünü anımsarken .Kazasız belasız bir maden ocagı işletmeciligini bütün yurta, Cenabı Allahtan diliyorum.Bol kazançlar temenilerimle.
Ömer TURAL


MADENCİLER

Kara kuyular derindir
Burda kalır madenciler
İbret bir aferindir
Zehir solur madenciler.

Dizi kara yüzleri ak
yaşamaktan hayli uzak
Kömür gibi kadere bak
Bilmem ne olur madenciler.

Kırzo gelir uykudan
Nice canlar yıka yıka
Bir demete o uykuda
Toplu ölür madenciler.

Dile kolay kuyu dibi
Salınır gezer sahibi
Bin senelik maden gibi
Forsil olur madenciler.

Yer yüzünde sevda güder
Derinlerden selam eder
Bu dünyada kömür gider
Duman gelir madenciler.

Der Mahsuni kuyu dardır
Bize kolay ona zordur
Bir onurlu teri vardır
Bunu bilir madenciler.

Aşık Mahsuni ŞERİF
Gönderen Konu: Sabun Çeşme  (Okunma Sayısı 39 defa)
Admin
Administrator
Tecrübeli Üye
*
Offline Offline

Mesaj Sayısı: 19


admin@karagolkoyu.com


WWW
« : Mayıs 24, 2007, 09:39:25 am »

Sabun Çeşme

    Türk köyü Müslüman köyü olduğuna dair iddaedenler çoğunlukta .Bunu antirolijicilere bırakıyorum.Yanlız buralarda  bir yerleşim alanı  var olduğu kalıntılarla tesbit edilmekte. Yol altında mezarlıklar mevcut olup,daha sonra buraların taşlarının sökülüp ,temizlenip tarla yapıldığı söylenmektedir.
Sabun çeşmenin suyu şifalı,sabunsu,yumşak ellerini yıkarken aynı sabunla yıkar gibi eline  yumşaklık verir.
Vatandaşlar günlerinin uygun zamanlarında çamaşırlarını ,kilimlerini bu çeşmede yıkarlardı.Dizanya edilmiş buranın suyu deterjandan daha iyi temizlik yaptığı için çevre köyler dahil sabun çeşmeye gelip çamaşırlarını ve yünlerini yıkayıp ,temizliklerini yapıyorlardı.
Üzerlik .(Aşgar) bitkinin yeşil kısmını suyun içine atarak saçını yıkadığın zaman en iyi şampuğandan daha parlak ,yumşak yapmaktadır.Aşgarın pürlerini suya katıp belirli çamaşırlarınıda yakadıkları zamanlar olurmuş.Bu mühütte aşgar otu çoktur.Halen aşgarın tohum başaklarından süs,güzelik yaparlar ve evlerine süs eşyası olarak asanlar mevcuttur.
Sabun pınarının suyunun çok güzel çayı olmaktadır.bir demliğe sabun çeşmesinin suyuyla az miktarda çay ile demlesen , bir başka kaynağın suyuyla aynı miktardaki suya daha çok fazla çay atılmasına rağmen aynı renkte olup,sabun çeşmenin suyuyla yapılan çay daha nesafet  ve içilmesi doyumsuz olur.

Buraya ilk yerleşen Hacı İbrahim Tandogan 1936 yılında Romanya'dan gelip Karagöl köyüne yerleşince ,bu sabun çeşmeye çok emek vermiş,burayı çok güzel şenlendirmiştir.Burası meyveli agaç ve meyve vermeyen ağaçlarla doluydu.Çok güzel elma ağaçları ve meyva agaçlarıyla donatılmıştı.Çeşmenin altında ,bağın üstünde toprak bent ,havuz bulunmakta idi.İbrahim amcadan sonra oğulları Rahmetli Nasurullah,ve cemal ağbi yıllar yılı burya emek ettiler.Buraları şenlendirdiler.

Şimdi ise yeni sahibi yeni bir düzen koymaya başlamıştır.Gelecekte daha güzel olacağa benzemektedir.Derin sonda vurulup su çıkartılmış,birde Kahya köşkü'nü andıran villa tipi ev kondurulmuştur.

Burda T.C.D.D.Y.ına ilk kuruldugunda eşeklerin sırtında kasalarla taş kırılıp taşınarak katarlara yüklenerek ,Demir yollarına balaz olarak kulanılmıştır.
Şu anda iseKara yollarına taş kırıp temin edilmektedir. büyük bir şantiye kurulmuştur.

Ömer Tural
Gönderen Konu: CAMIZ AĞLI  (Okunma Sayısı 16 defa)
Admin
Administrator
Tecrübeli Üye
*
Offline Offline

Mesaj Sayısı: 19


admin@karagolkoyu.com


WWW
« : Mayıs 24, 2007, 09:38:39 am »

CAMIZ AĞLI

Pur-oluşmamış mermer ve kireç taşı,aynı zamanda buralarda çok eskiden yeleşim bölgesi olduğuda söylenir.Yolun alt tarafında köyüe ait mezarlik kalıntılarının bulundugu ve yakın zamanda bu mezarlık yerinin tarla yapıldığı çevre insanları tarafından söylenir.Mezarlık ve ev kalıntılarının durum vaziyetine göre burda daha önce yaşayan insanların müslüman olduğu idda edilmektedir.
Purun arkasında köy halkının erazi ekim biçimi için ve hayvanlarını otlatmaya gidip geldikleri yol vardır.Bir ismide af edesiniz it yolu.Karagöl köyü sınırları içinde bulunan camız ağlı pur,oluşmamış mermer ,bu taşlardan kireç yapan kiişiler köyümüzde mevcud idi.
Camız ağlında birde mağra olduğu herkes tarafından bilinip söylenir.Kuvetli bir tolu ve yağmurun yağmasıyla çifçinin birisi hayvanlarını getirip bu mağraya sığınmış.yagmur o kadar çok yağmışki hayvanların su çinde kalıp öldüğü söylenir.
İkinci rivayet:Yine çifçinin birisi fırtınaya,karlı bir tipiye yakalanır.Camızlarını korumak üzere bu magraya getirirken tipiden yana kalan camızın mağraya gelirken veya yolda öldüğü söylenmektedir.
Daha sonra bu mağranın oldugu yerde kömür madeni ocaağı açılmıştır.ocağı hat boyu taşlarının mermere dönüşümü ve bu taştan tünelin kazılışı insanı hayretlere düşürür.Sanki mermer dağı delip dağın altına girilmiş gibidir .Görülmesi deger bu ye, ana yol üzerinde olduğundan her zaman yolu düşen insanların bakabileceği ,ziyaret edebileceği bir yerdir.
Maden ocağının kapatılma sebebi ise kömür rezervi yetersiz olduğundan kapatılmıştır.
Bu mıntıkada pur olan dağda çok güzel payamlar yetişmektedir.Ayrıca lale,sümbül ve zambagın küçük şeklinde olan mor renkte navruz çok açar kardelen ve çiğdem familyasındandır.
Camız ağlınının eskiki özeliği,çifçilikle uğraşan aileler ,hayvanlarının bulunduğu mevkiden ayrılmaması için vede hayvanları serin yerde istirate çekmek için buraya getirirlermiş.Buranın bir bent içinde olması ve serin olması nedeniyle uygun çok güzel yermiş.

Ömer Tural
Gönderen Konu: KIRMIZI ENİŞ (KIRMIZI YOKUŞ)  (Okunma Sayısı 25 defa)
Admin
Administrator
Tecrübeli Üye
*
Offline Offline

Mesaj Sayısı: 19


admin@karagolkoyu.com


WWW
« : Mayıs 24, 2007, 09:37:40 am »

KIRMIZI ENİŞ (KIRMIZI YOKUŞ)

Karagölün batısında ve Haçoğlu bağının hemen yamacında bulunan ,isminden anlaşılan  Kırmızı enişin toprağı kızıl,kırmızıdır.Arka tarafı öteyüğzü,Gazilerin ağlı,ince bel,çift ağal,ırmak bucağı.
Çifçilik yapılma hesabıylan ayrıca hayvanları otlatmak için Kırmızı enişin yolundan gidilip,geliniyor idi.Burada gani yüklü ve öküz arabalarını eniş aşağı zaptedebilmek için zincire bağlı kızak,tekere takılarak ,arbalar firenlenerek aşağı iniyordu,pur olan bu yollar araba tekerlerinin yaptığı iz içinde beliligini yakın zamana kadar korumuştur.

Kırmızı enişin güneye doğru yamacı pur olduğu için beyaz bir görünümü var.Daha önceleri kireç imal edildigi söylenmektedir.Bu purda payam dedigimiz ,bademe benbzer bodur agaçlar yetişmektedir.Dağ kekik otuyla bezenmiştir.
Geriye kalan kısımlarda köy halkının hayvanları otlatılmakta olup düzlükleri tarla olarak ekilip biçilmektedir.buralarda genelde buğday olmakla birlikte eskiden hayvan yemi olarak kulanmaya bırçak,ayrica mercimek yetiştiricilgi yapılırdı.

Köyümüz yerleşim bölgesi olarak insanların yararlanabilecegi her şey mevcuttur.Kuzey kısmında linyit kömür madeni bulunmaktadır.

Yol düzergahında pertrol ofisi mevcut olup,köy halkı araçlarına rahat akaryakıt temin edebilmektedir.Köyümüz çok güze verimli bir eraziye sahiptir.Her ne kadar ekip biçme işini herkes yapmasada,bir çok aileler çifçilik üretimini şirket haline dönüştürmüş,modren araç gereçlerle toplu ekime geçmiştir.

Daha önceleri bu çevrelerde yaşayan insanlar genelde yüksek yerlerde kendilerine yerleşim alanı seçrek,gözetleme kulesi olarak kulanmışlardır.Tabi önceleri böyle plan poreje olmadığından dolayı inanlar yüksek yerlere ev yaparlarmş,olup bitenleri görüp ,seyretmek için.Pur kırmızıeniş,sivri ve kale dedikleri dağda temel kalıntıları halen mevcutur.İnvce belin üst kısmındfa yayla evlerine giden yöre halkımız yaylanın otundan,suyundan yararlanarak süt,yoğuurt ,peynir üretimi yapıp yaylanı serin olması dolayısıyla kuzulara kölen yapıp orda koyun ve kuzularını emiştirirllermiş.
şimdi ise hayvancılık yerli işletmecilige dönüşüp ,büyük baş hayvanlar ahırlarda beslenip yetiştirilmektedir.

Ömer Tural
Gönderen Konu: KÖSE KAHYA DERESİ-Harcoğlu membası (Bağı)  (Okunma Sayısı 19 defa)
Admin
Administrator
Tecrübeli Üye
*
Offline Offline

Mesaj Sayısı: 19


admin@karagolkoyu.com


WWW
« : Mayıs 24, 2007, 09:35:38 am »

KÖSE KAHYA DERESİ-Harcoğlu membası (Bağı)

KÖSE KAĞ: Bu yöreye önceleri Köse kağ deresi denilmekte iken daha sonraları Haçık oğlu (haçı oglu)bağıdenilmiştir.
Tarihi kesin bilinmemekle beraber,Karagöl köyü kurulmadan çok evvel ,Türkmen aşiretinden Köse kahya diye bir bey aşiretiyle birlikte gelip şimdiki mezarlıgın büyük derden yukarı bağlara doğru köy kurmuş.Söz konusu bu yerleşim alanında köy kalıntılarının bulunduğu ve yapılan incelemelerle müslüman köyü olduğu tesbit edilmekte olup,emarelerinin bulunduğu söylenmektedir.Purun dibinde müslüman mezarlığının varlığnı herkes kabul edip bilmektedir.
Köse kağ aşiretinin söz konusu bahsi geçen mıntıkaya hangi tarihte yeleştiği bilinmemekle beraber ,bu mevkide yaşayan Türkmen aşiretinin akibeti bilinmemektedir.Gemereğin karaca oglandan geldiği,hata Harçıoğlu Gemerğe gitiginde ,Köse kağdan bahseder.Derki,kösekağ o güzelim yerleri nasıl bırakmış oralarda her kayanın dibinde buz gibi abu hayat su var der .Biz bunlardan yola çıkarak köse kağın Gemerel-Koca oglandan geldiğinin yorumunu yapıyoruz.

HARCOĞLU BAĞI:

Köse kağ deresine Haçioğlu isminde birisinin gelip buraları şenlendirmesi nedeniyle daha sonraları bu mevkiye Harçıoğlu bağı diye söylenmiye başlanmıştır.Harçik oğlu önceleri örenin dere dedikleri DİŞKIRAN 'DAN gelmedir o mevkide evinin olduğu söylenir.
Haçı oğlnun bağ kısmında çok güzel sular akmakta iken,buralar meyve veren ve vermeyen çeşitli ağaçlarla bezenmiş bağlar vardı.Öyleki Karagöl köyünün 350 hanesinin hemen hemen hepsinin bağı mevcutu.Şimdi ise bu bağlar kaderleriyle baş başa bırakıldı.Aslında su eskisi kadar degil;ama yinede  yer yer su bulunup ,bağlarına bakan haneler vardır.Bir çokuda bağdaki suyunu Köye kapısının önüne götürme gereksinimini duymuş olup dağlardan su köye taşınmıştır.

Mühendislerin yapmış oldugu su araştıtmasında yöre mıntıkasındaki dağlarda mühtiş su bulunduğunu,hata bu suyun Karagöl köyünü nasıl götürmeddigini şaşırdığını ifade eden mühendisler olmuştur.Ne yazıki ,hal böyleyken su sorunu çözülmüş değildir.
1978 yılında kapalı su şebekesi Köy hizmetleri tarafından yapıldığında şebekeye ,haçıoğlu bağında 200. lit/san su bağlanmıştır.

Harçı oğlunun bağ ve derelerinde her kayanın ve çalılıklarının dibinde,yabani hayvanlar buluuyor idi.Kurt,tilki ,tavşan,keklik,bıldırcın vs.gibi.çok nadirde olsa şu andada tek tükte olsa bulunmakta,tabi eskisi kadar değil.

Bu bağlarda Bekir çavuuşun Müdür(Hakı cırıtcı) insan gücüyle çok işler yaptı,öyleki koca dağı kazma,ile ,bel küreğiyle beleyip koskocaman dağı bir dozer gibi devirdi,dağın topragını halaç pamuğuna çevirip sundurma sundurma setler yapıp oralara en cins üzüm ve elma ağaçları ,diğer meyve ağaçlarından yetiştirdi.Ne yazıki kendisi rahmetli oplunca geride kalanlar tam manasıyla bakamayınca,birazda toprağın yapısından olacak o bağın eski şenliği,güzeliği ve görkemliliği kalmadı.

Yine bu mevkide Hacı Batal amca vardı,af edersiniz eşeğiyle bağa gidip geldiğini,hayvanı bağladığı uzun bir zencir ve özengisini hatırlarım.

Hasan amca vardı çok mukalit şakacı birisiydi,Bagların batı üst tarafında Gazolların Ömer oda dağ devirenler listesinde ismi geçen kişilerdendir.

Yukarda bahsetiğim gibi hemen hemen her hanenin bağı bulunmaktaidi  ve Yaz kış bağlar şen bir vaziyete idi.Baharın bağ bıdama,,diplerini belleme,meyve zebze yetiştiriciliği,güz gelince betmez kaynatma bağ bozumu vs buna benzer çalışmalar.
Tabiki şimdi bu ürünlerin değeri ölçüsünde pazarlaması yapılamadığından dolayı gençlerin bu işlere değer vermemesi nufusu büyük göçlere zorlayıp ,bağlar bakımsız bir hale gelmiş,virane görünümü alan bu hal insanı üzmektedir.

Söz konusu bu yörede içme suyu rezervi her ne kadar çok isede Maden ocaklarını işletildiği yıllada suynun büyük bir kısmını kayboldugu gözle görülür derecededir.Egerki iyi bir çalışma yapılıp heder olan su bir araya toplansa,Köyün büyük dereden Bahçeli evler mahlesi ve Kötü köylüler mahlesine pompalama yapyapmaksızın masrafsız su akıtılabileceği bir gerçektir.

Ömer TURAL
Gönderen Konu: KİLİĞİN DERE  (Okunma Sayısı 27 defa)
Ömer TURAL
Araştırmacı Yazar
*
Offline Offline

Mesaj Sayısı: 430



WWW
« : Mayıs 24, 2007, 09:31:38 am »

KİLİĞİN DERE

İdrisin bağına dogru,Haçıoğlu bagının başlangıcıdır.Buraların toprağı genelde kilidir.Buraya eskiden kiliğin der derdik,bu mevkiden kil toprak kazarak hayvan sırtında,kimileri kendi sırtlarına alarak kazıp eledikleri toprağı getirip çamur yaparlar,evlerinin odalarını ve dış cepesini sıvardılar.
Aynı topraktan sakız gibi kıvamlı kazmayla,keserle koparılabilen ve sıvanın üzerine ayrıyeten cila yapmaya yarayan kil vardı,bu kil topraktanda bir miktar alınır ,akşamdan suya konularak kireç gibi kaymak halini alması saglanırdı.Temin edilen kil cila olarak sıva yapılan yerlere yaldız olarak sürülürdü.Kireç nedir bilinmezden evel ve imkanlar kısıtlı oldugu zamanlar sıva ve yaldız  hep böyle yapılırdı.

Sıva işine Göçmenler erbabptı.Göçmenler evlerinin tavanlarını dahi sıvarlar,yaldız denen kile istedikleri rengi vererek,oturup ,barındıkları yerlerde insanın içine ferahlık veren bir görünüm  ve gönül hoşlugu içerisinde idamelerini sürdürürlerdi.Bu insanlar emeklerini esirgemezler,ölçülü,tertipli,nizam,intizam içinde yaşarlardı.

Ömer Tural.
Gönderen Konu: DÖRT OLUKLU BÜYÜK PINAR  (Okunma Sayısı 25 defa)
Ömer TURAL
Araştırmacı Yazar
*
Offline Offline

Mesaj Sayısı: 430



WWW
« : Mayıs 22, 2007, 09:09:18 am »

DÖRT OLUKLU BÜYÜK PINAR


Hemen yakınında ,hacıkağların tarihi ceviz ağaçları vardır.Büyük çeşme ,Köy bahçesindeki tarihi söğütler kalmamış denecek kadardır.Hemen söğütlüğün dibinde ,şimdiki havuzun yanıbaşında Köy halkının namaz kıldığı,oturup sohbet etiği namazgah yerleri halen durup bu yerlerde eski günlerin özlemi çekmektedir.

Yayha çavuşun dursunun bahçesinde büyük bir akasya ve tepesinde leylek yuvası.Havuzun başında ulu bir söğüt ve yine görüntüye güzelik katan leylek yuvas.Mevlit Bulan amcanın bahçesinde bulunan tarihi akasya ve zirvesinde yine leylek yuvası.Onların havada süzülüşü,kanatlarını gererek yere inişleri.Gözlerimizin önünden,hafızalarımızdan silinmez,seslerinin musikisi kulaklarımızdan gitmez.Aynı zamanda bütün bu güzeliklerin senbollü  dört oluklu Büyük pınar,Büyük çeşme.
Daha önceki yıllarda köy halkının buğday yıkadıkları yer.Burda kürünü,birde yuvarlak taş.Vatandaş yıkadığı buğdayın temiz olan kısmını bu taşa kor,suyu süzülür,çöplü olan kısmınıda boş bir kürüne koyar.Daha sonra temizlenmiş  ve suyu süzülen buğday serilip kurutulur,elenir ve değirmene götürülerek un yapılırdı.Şimdi ise moderen fabrikasyon un değirmenleri kuruldugu için bu buğday yıkama işi kalmadı.

Çeşmemiz bizden önce köye gelip yerleşmiş olan Ermeni vatandaşlar,kardeşlerimiz tarafından yapıldığı söylenmektedir.O zamandan kalma tarihi bir eserdir.Dört oluğun önünde taş kürün bulunmakta idi,soradan yıpranmış oldugundan betonla tamir yapıldı.olluklar el döğmesi idi,el döğmesi zenciri ve döğme demir tası bulunmakta idi.Zencirin monta edildigi gülep tipi demirler mevcuttur.Hemen önünüde olukların bir metre kadar üzernde iki çıkıntı yapılmıştır,insanlar yıkadıkları,kulandıkları şeyi bırakmaları içi.Kemer yapımınn güzeliğini bilenler için tarif etmeme gerek yoktur,bilmeyenlerse pınarın resmimlerinden anlayacaklardır.

Pınarın suyunun büyük bir mağradan geldiğisöylenir,akan su ile zaman zaman salyongoz,istravoz kabuklarının geldigi söylenir.Buda suyun gözü olan mağranın çok büyük olduğunu anlatmaktadır.

birinci gözden:saniyede 7/lit
İkinci gözden:saniyede 6/lit
Üçüncü gözden:saniyede 6/lit
Dördüncü gözden:saniyede 4/lit
aktığı ilgililer tarafından tesbit edilmiştir.
Kışın suyu gayet ılık olan pınarın,yazınise buz gibi sovuk suyu vardır.
Önünde bulunan büyük havuzda su toplanarak yazın köy halkı sebze ve meyvesini eraziye götürerek sudan yarrlanmaktadır.
Havuzun derinligi 1,40 civarında olupyüz ölçümü ise 450 metre kare kadardır.

2005yılında maşatlığa yapılan su deposuna su pompalanarak köyün yarısına içme suyu temin edilmektedir.

Ömer TURAL
Gönderen Konu: SETENLİ BAĞ  (Okunma Sayısı 22 defa)
Ömer TURAL
Araştırmacı Yazar
*
Offline Offline

Mesaj Sayısı: 430



WWW
« : Mayıs 22, 2007, 08:04:25 am »

SETENLİ BAĞ

Büyüklerimizden bu mevkide zamanla üç gözlü bir evin bulundugunu söyleyen hayata olan şahıslar vardır.
Ayrıca değirmen,bu bir nevi soku taşı,seten taşı .Bu taşa aklımız yeter.Düne kadar dururdu.Yuvarlak,belirli bir çukuru ve kuturu bulunan yalak bir taş.Bu taşın içerisinde motor tekeri gibi bir yuvarlak taş,bu taşa takıl kol.

Eskiden insanlar buğdaylarını gerek ıslatıp,kabugunu soyarak yarma yaparlarmış,Bulgurlarını elde çevirme taşla,veya herhangi bir şekilde yenilecek duruma getirirlermiş.Tabi bu seki taşını dödürmek için öküz veya camız koşarak taşın dönmesni bu hayvanların gücünden yaralanarak yaparlarmış.

Bu muhit Setenli bağ ismini bu eskiden kalma taştan almştır.
Bu bağın çok güzel ve gür suyu vardır.öyleki akan suyun bir çocuğu götürecek güçte olduğunu bilen gençler mevcuttur.

1978-Tarihinde Köy hizmetleri tarafından yapılan kapalı su şebekesine 1.77-lit/san verimli setenli bağdan içme suyu bağlanmışıtr.yapılan işin çoğu insan gücüyle yapıldığı için suyun tamamından yararlandıgı söylenemez.iyi bir imkanlı çalışmayala kaybolan bu sudan yararlanılabilinir.

Bağlara gelince,Harçıoğlu bagları gibi bakımsızdır.Aynı yörenin mıntıkaları oarak her iki mevkiide aynı kaderi paylaşmaktadır.

Ömer TURAL
Gönderen Konu: SEKİ DEDE-BALIKAYA-KUŞKAYASI  (Okunma Sayısı 31 defa)
Ömer TURAL
Araştırmacı Yazar
*
Offline Offline

Mesaj Sayısı: 430



WWW
« : Mayıs 22, 2007, 01:54:05 am »

SEKİ DEDE-BALIKAYA-KUŞKAYASI


SEKİ DEDE:Önünde bir set olmasından dolayı bu ünlü tarihi dağ ismini seki dede diye almıştır.
Ayrıca Balı kayasıyla,ziyart yeriyle bambaşka anlam taşıyan bir yerdir.
Seki dedenin hemen arkasında,Hınzır dağlarında yılın her mevsiminde kar bulunmaktadır.
Bize uzak olmasına rağmen gidip ziyret etme olanğı vardır.Gerek seki dede,gerekse Hınzır dağı'nı,çevre köyler dahil,Atlas okyanusu belirtmektedir.Genelde en ufak dağlar bile son çıkan haritalarda mevcuttur.

Askeri bakımdan sıtarejik bir yerdir,tepeye çok büyük bir kışla inşa edilmiştir.

KUŞKAYASI:Yerleşim yerinin alt tarafında bir kaya vardır.orda yabani kuşların konup biriktiklerinden zamanla ismine kuş kayası denmiştir.Alt taraftaki köy ise ismini Kuş kayası diye bu kayadan almıştır.

BALI KAYA:Bal arısı,fakat insanların ulaşamadıkları,müdahele edemedikleri,feni ve teknik şekilde değilde kara düzen bir şekildekendi kendilerine yaşayan,idamelerini sürdüren arılar.Tarih kitaplarımızda kayalara çizilen resimlerde ,insanların sarp kayalıklarda arıların yaptıkları baldan yararlanmak için kendilerini ipe bağlayıp tırmanarak çıktıkları kaya ve insan resimleri mevcuttur.
Bu ballı kayadan,insanlarımız bir şekil yararlanmak istemişler ;fakat ulaşım mümkünsüzlügü yüzünden bir türlü bu arıların yaptıkları baldan yararlanamamışlardır.Balı alınamayıp sıcaktan peteklerin kırılmasıyla veya insanların herhangi bir şekşlde müdahelesiyle bu kayadan yer yer bal sızdıgı geçen zamana kadar halk dilinde söylenmekte idi.

Seki dede,Balı kaya:Bu yerde ,bir şahıs yaşarmış.Kendisi seki dedede kaldıgı için ,ismi seki dede olarak kalmış.Orda bir magra olup,içerinde bir yalak vardır.Kayadan sızan sular bu yalakta birikmektedir.Söylenişe göre suyunu ne kadar alsanda bitip tükenmek bilmezmiş.Benim hanım çocukluk anılarını anlatırken,seki dedeye gitigini,bu magraya büyükleri tarafında çıkarıldığını ,yalagı görüp yalaktan su aldıgını yalagın içine çeşitli  boncuklar atıldıgını gördüğünü,kenarında çapıtlar baglı oldugunu ,hata kendisininde o zaman rahatsız olan rahmetli babası için çapıt bagladığını anılarında anlatır.
Birde bu mezarın bulundugu magranın içinde bir insan geçecek kadar delik,tünel oldugunu,bu tünelde ateşin yanmayıp söndügünü bahsediyorki bu o tünel şekindeki yerde oksijen bulunmadıgını gösteriyor.

Bir rivayete göre Türk'lerden önce bu tepenin güney kısmında bir Kral yaşarmış bu Kralın ve yardımcılarının kalabilmeleri için belirli bir yerin oyuldugunu,orda kral ve yardımcılarının yaşayıp ,hazinesinide oraya koydugu söylenmektedir.

KUŞ KAYASI KÖYÜ: Seki dedenin kuzey altı kesmine düşer.Karağıl batı kısım,kuzey kısmın az ilerisinde Talazoğlu yerleşimi vardır.İsmindende anlaşıldıgı üzere orda yaşayan bir şahsın Talaz-Talazoğlu o mevkinin yerleşim yerini belirtip yerleşmiş ve yaşamıştır.Gemereğe dogru İkizce-(Ekizçe) daha ilerde Gemerege dogru ufak tefek yerleşim alanları bulunmaktadır.

Seki dedeye doğru bir bağ vardır,hemen alt tarafı ,sarı pınar mevki şimdiki Karagöl göletinin batı kısmı büyüklerimiz gerek örtülü,gerekse sarı pınar mevkiinde çifçilik yapıp,mal yayarlarken her birinin çok mazileri geçmiştir.Kimisininde çocukluğun verdiği korku,günlerce köye gidememenin verdiği köy özlemi.
Ayrıca yagmurda,yaşta çamurda,sıcak ve sovukta çekilen sıkıntılar saymakla bitmez Şimdi insana belkide çok basit geliyor,görülüyor ;ama buralar bizim büyklerimizin ve yaşıtlarımda dahil en güzel çağlarının geçtiği yerler.Bu anılar unutulmaz,bu anılar anlatılmaz.Ancak yaşamayla bilinir.

Ömer TURAL
Gönderen Konu: KARACAOĞLAN - ESKİÇUBUK  (Okunma Sayısı 79 defa)
Ömer TURAL
Araştırmacı Yazar
*
Offline Offline

Mesaj Sayısı: 430



WWW
« : Mayıs 17, 2007, 04:44:45 am »

KARACAOĞLAN - ESKİÇUBUK

Karagöl köyü hudutlarına dahil olan ,çorak mevki,ileride büyük çayır bulunmaktadır.Burda çayır yetişir ve haziran ayında çayır biçilip kurutularak dam başlarına högük halinde yığın yapılır. kışın bu çayırı keserle doğrayarak genelde koyunlara verilir.
Bey pınarı(Bağ pınarı):eskiden burda hali vakti iyi olan teli,feli beyler çeşmenin başına oturup yiyip içtikleri,,kahvelerini yudumladıkları yermiş.Buralarda insanın geçemeyeceği derecede su bulunmakta iken şimdilerde ise kuraklık nedeniyle veya herhangi bir sepeplerden dolayı eskisi kadar su kalmamıştır.Doğal kaynak sularının tadı çok güzel,buz gibi sovuk suyu vardır.
Bu çayırda romen vatandaşlarımızın gelip geçtikleri yerlerdi.şimdi ise bu kesimler tarla yapıldı.Romen vatandaşlar köy halkının ihtiyacı olan halbur ve gözer gibi şeyler yaparlar  Eskiden malum bakır kaplar kulanıldığı için ,civarın kablarını kalaylardılar.
Ekizce,Talazoğlu yanıanda Aşlık dağı.Eski çubuk Karagöl köyü hudutları içerisindedir.Karacaoğlan bölgesi ismini ünlü şairimiz Karacaoğlandan almştır.Karacaoğlan tüm memleketi gezip dolaşırken bu mevkiyede uğramış.Burdada yaşayan halk tarafından karşılanmıştır.
Eski çubuk:Köyümüz yerleleşim bölgeleri içinde önemli kayda değer,merkez köylerdendir.Daha önceki yıllarda buraların yeşilliği daha başka idi.Su bol olduğu için yeşilik güzelliği daha iyi idi;ama eskiki güzelliği değişime ugradıysada yine doğal güzelliği var.Tabiki önceki görünüm ,güzeliği daha farklı idi..

Şeker pancarı kantarı:Köyümüz erazisinde pancar ekimi bol olduğu için ana yol üzerine iki yıl kadar yakın zamanda şeker pancarı kantartesisi kuruldu.

Ömer TURAL

 

© 2007 Tüm Hakları Saklıdır. Designed By Tayfun TURAL
Site Yazarı ve Yöneticisi Ömer TURAL