mkarakas_58
Yeni Üye
 Offline
Mesaj Sayısı: 2
|
 |
« : Mayıs 06, 2007, 08:13:38 am » |
|
Milli mücadelede faaliyet gösteren Sivasın ilk ulusal manada yayın yapan gazetesi...
İRADE-İ MİLLİYE GAZETESİ
Atatürk, bu güne kadar “Minber”, “İrade-i Milliye” ve “Hakimiyet-i Milliye” olmak üzere üç gazete çıkarmıştır. Yaptıklarını ve yapacaklarını halka duyurarak kamuoyu oluşturmak isteyen Atatürk, Kurtuluş Savaşı’nı başlattığı andan itibaren basından destek almış ve basının gücünü en etkili şekilde kullanmıştır.
Atatürk ikinci gazetesini Sivas Kongresi’nden sonra çıkarmıştır. 4 Eylül 1919 günü başlayan ve 11 Eylül’de sona eren Sivas Kongresi’nin ardından Mustafa Kemal çevresindekilerden yeni çıkaracağı gazete için güvenilir bir yazı işleri müdürü bulmalarını ister. Aranan yazı işleri müdürü bulunur ve gazete çok kısa bir süre içinde çıkarılır. Heyet-i Temsiliye adına Mustafa Kemal tarafından kurulmuş olan gazetenin imtiyazı Selahattin Ulusalerk’e aittir. Gazetenin yazı işleri müdürü ise Mazhar Müfit Kansu’dur. Gazetenin adı ve başlık altı Mustafa Kemal tarafından tespit edilmiştir; “İrade-i Milliye” (Metalip ve Amali Milliye’nin Müdafiidir).
Anadolu’da başlayan kurtuluş hareketinin yayın organı olan “İrade-i Milliye” Mustafa Kemal’in çalışmaları sonucunda Sivas’ta çıkmıştı. Sivas Valisi Elhaç Ahmet İzzet Paşa tarafından 1878 yılında tesis edilen vilayet matbaası1 milli mücadele döneminin ilk gazetesi olan İrade-i Milliye’nin basım yeri oluyordu. Basının önemini çok iyi bilen Mustafa Kemal, henüz Sivas Kongresi’nin toplandığı ilk günkü oturumda bu konuyu ele almıştı. İsmail Hami Bey “... efendim, bendeniz hem yakında neşredilecek gazetemizde (İrade-i Milliye) meşgul olacağım...” diyordu. Bu konu, diğer günler araya önemli konuların girmesi üzerine böylece kapanmıştı. Nihayet 11 Eylül’de Rauf Bey, “propaganda için bir gazete çıkarılacaktı. Arkadaşlarımızdan bir heyet bazı evrakımızın neşri ve yazılar yazılmasıyla meşgul olmalıdır, kongre dağıldıktan sonra herkes hususi işleriyle meşgul olur, bunu şimdiden halletmelidir” diyordu.
Mustafa Kemal’de 11 Eylül’de Sivas Kongresi sona ererken bu önemli silahtan mahrum olunduğunu görüyordu. Kongre azalarından Sivas’ın emektar muallimi Rasim Bey’e başvurarak:
“— Bir gazete çıkaracağım. Mesul müdürlüğünü üzerine alacak itimada şayan biri lâzım.”
Rasim Bey de, derhal araştırmaya başlayarak, öğrencilerinden yirmi iki yaşındaki Selahattin Bey’i bulmuş, güvendiği bu gence teklifini yapmıştı. Selahattin Bey o günleri şöyle anlatmaktadır: “Atatürk, kendisiyle teması olan zevata Sivas’ta bir gazete çıkarmak kararında olduklarını ve bunun içinde bir münasib kimsenin kendisine tanıtılmasını emretmişler... Hemşehrilerim bu zata beni münasib görerek arzettiler ve Sivas Kongresi’nin naşiri efkarı olmak üzere bir gazetenin çıkarılması ve imtiyazının adıma alınmasını Büyük Ata bana emrettiler. Derhal mahalli hükümete müracaat ettim. İhtidamızı tahkikat bahanesiyle geciktiriyorlardı... Nihayet Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin beyannamesinin muamelesi ikmal edilirken bir yandan da bizim imtiyazımızı verdiler.
Gazetenin ebadı 30X50 santimetre genişliğinde dört sayfadan ibaretti. Başlığı da, elde mevcut harflerin en büyüğü ile dizilmişti..”
Bir klişe yaptırmak mümkün olmadığından 36 punto nesih harflerle “İrade-i Milliye” adı dizilmişti. Gazetenin şekil ve sütunlarının durumu sermürettip Mahmut Efendi tarafından yapılıyordu. Sivas Vilayet matbaasında bulunan baskı makinası meşrutiyet döneminde getirilmişti. Anadolu’daki pek çok köhne makina gibi bu da kolla çevriliyordu. Matbaada bu köhne makina yanında iki kasa harf ve iki mürettib vardı. Vilayet matbaa müdürü Abdülkadir yanında, baş mürettip Mahmut ve ikinci mürettip Nadir Efendi’lerden oluşan üç kişinin çalışması sonucu kol dönmüş ilk nüsha çıkmıştı. “... Mustafa Kemal’in yaveri Ruhi Bey, daha mürekkebi yaş gazeteyi alarak, koridorun hemen ötesindeki bir odaya girmişti. Vilayet matbaasının bulunduğu binanın sağı mürettiphane, makine dairesi, solu da, idarehane idi. Başka yer bulunamamış; Sivas Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin merkezi bu idarehanenin bir odasına yerleşmişti... Mustafa Kemal de, sık sık buraya gelirdi. İrade-i Milliye’nin ilk nüshasına şöyle bir göz gezdirdiğinde canı da sıkılmamış değildi. Bir prensip kararı vardı: Gazetede imzalı yazı yok. Buna rağmen verdiği direktifle yazılmış yazının altında koca bir imza duruyordu: İsmail Hami.”
“Harekât-ı Milliye’nin Esbabı” adlı yazıyı Mustafa Kemal’den aldığı direktif üzerine yazan, İstanbul delegesi olarak kongreye katılan ve aynı zamanda bir gazeteci olan İsmail Hami idi. 14 Eylül 1919 da dört sayfa halinde çıkan İrade-i Milliye gazetesinin bu ilk sayıda bu yazıdan başka, kongre haberleri, Mustafa Kemal Paşa’nın kongreyi açış nutku, kongrenin Padişah’a çektiği tel, millete hitab eden beyanname, Mustafa Kemal’in Mayıs ayında Havza’dan Padişah’a yolladığı telgraf ve pek çok önemli yazı yer alıyordu.
Gazete, ilk zamanlarda baskı bakımından pek çok sıkıntıya uğramıştı. Bunlar malzeme olduğu kadar, özellikle iki çalışanı olan Mahmut ve Nadir Efendi’lerin korkutulmasıydı. “... bu iki çalışkan mürettibi bazı fesatçılar ve bozguncular korkutmuşlar. Demişler ki:
— Padişah’a isyan mahiyetinde yazılar ile dolu olan İrade-i Milliye gazetesini çıkaranlarla beraber mürettipleri de ipe çekecekler.”
Bunun üzerine elleri işten soğuyan bu mürettipleri, müdür Abdülkadir ve Selahattin, aydınlatarak durumun böyle olmadığını ve “... tuttuğumuz ve takip ettiğimiz bu yoldan başka vatanın kurtuluş yolu yoktur. Eğer vatan kurtulmazsa ne matbaa kalır, ne mürettip... Sizler millet yolunda birer kahraman işçilersiniz. Kahramanlar ne menfaat ve ne de korku bilmezler...” diyerek çalışmalarını temin etmişlerdi. Eğer bu iki mürettip işten çekilseydiler, İrade-i Milliye gazetesinin neşriyatı uzun süre aksayacaktı.
İlk devrede bin kadar nüsha çıkarılan İrade-i Milliye gazetesine yurdun her tarafından telgraf ve mektuplarla abone talebleri ve tebrikler geldi. Bunun üzerine baskı sayısı gittikçe arttırıldı. Birinci ve ikinci nüshalarda sürüm tahmin edilemiyeceği için ve bir de bir vilayet matbaasında hayli fazla basılması mübalağalı göründüğü için az basılmıştı. Yapılan müracaatlar bunun yetmediğini gösterdiği gibi, günü geçmiş nüshaları yirmi değil, ikiyüz kuruşa dahi arayanlar vardı. Özellikle İstanbul’dan çok isteniyordu.
Çıkan nüshaların önemli bir kısmı propaganda için her tarafa, Müdafaa-i Hukuk Cemiyet’lerine, belediyelere, diğer cemiyet ve halk birliklerine gönderiliyordu. İşgal altındaki yerlerde uygulanan sansür, gazetenin buralara gitmesini engellediği için nafia başmühendisliği, maarif ve ziraat ve evkaf müdürlükleri gibi resmi damgalı zarflar içine koyarak yollama yolu benimsendi. Çünkü, İstanbul telgrafhanesi almış olduğu emir üzerine Sivas Kongresi’nin şehir postahanesinden yollamaya çalıştığı telgrafları dahi kabul etmiyordu. Onun için şüphe çekmeyecek bir yol düşünülmüş ve bu yol bulunarak vilayetin Nafia, Ziraat ve Baytar dairelerinin mühürlü zarfları içinde Anadolu ihtilalinin lideri Mustafa Kemal Paşa’nın gazetesi istenilen yere gönderilebilmişti.
O günlerde Sivas Ziraat Çiftlik Mektebi Müdürü olan Süleyman Fahri: “bir gün Heyet-i Temsiliye, bir tamimle İstanbul’la resmi muhaberesi olan dairelerden ellişer adet başlıklı resmî zarf istedi. Ben de, “Sivas Ziraat Çiftlik Mektebi” başlıklı zarflardan elli tane verdim. Bunların ne olacağını bilmiyordum. Fakat günün birinde İstanbul’daki “Halkalı Ziraat Mektebi Âlisi” müdürü Nazım Bey’den bir mektup aldım. Kendisine gönderdiğim İrade-i Milliye gazetesine teşekkür ediyordu. O zaman bu zarflar ile İstanbul’a İrade-i Milliye gazetesinin gönderildiğini anladım.”
Bu gazetenin bir nüshasını ele geçiren İngiliz’ler Bâb-ı Âli’ye gelerek protesto vermişlerdi. Üstelik kendilerinin Merzifon ve Samsun’u boşaltmalarından sonra Sivas halkının “Kahrolsun İşgal.” diye bağırdığını ve bunu İrade-i Milliye gazetesinin dahi yazdığını belirtmişlerdi. Dahiliye Nazın Damat Şefik Paşada, Sivas Valisi’ne gönderdiği telgrafta “Kahrolsun işgal.” diye bağırıldığını, bu gazetenin yazmasından şikayet ediyor, bu gibi neşriyatın önlenmesini istiyordu.
Osmanlı devletinin malı ve onun kontrolü altında bulunan, bulunması gereken Sivas Vilayet matbaası bunları dinlemeyerek çalışmalarına devam ediyor, altmışlık mürettip Nadir Efendi kendisine verilen yazılan diziyordu. Yine böyle bir gün tezgah üzerinde duran kağıda iyice eğilmiş, okumuş, bir daha okumuştu:
“— Allah, Allah. Bakalım. Yanlış mı, nedir?” Hemen matbaa müdürü Abdülkadir Bey’i bularak,
“— Baksana şuraya.. “Hain Ferit” mi diyor? Bu, bizim sadrazam Damat Ferit Paşa olmaya?”
“—Evet.Sadrazam Damat Ferit için söylüyor.”
Osmanlı devletinin bir vilayetinde, hem de Vilayet matbaasında Sadrazam için “haindir” diyen bir yazı nasıl dizilirdi? Bunu dizenin başına neler gelmezdi? İhtiyar mürettibin aklı bir türlü bunu almıyordu. Matbaanın genç müdürü onu iknaya çalışmıştı:
“— Bunu Mustafa Kemal Paşa yazdırmış, sen korkma, dizmeye bak.” Nadir Efendi yine de elleri titreyerek yazıyı dizip tamamlayabilmişti.
İrade-i Milliye, Heyet-i Temsiliye’nin Sivas’ta bulunduğu müddet zarfında 19 sayı kadar çıktı. Bunlarda Ulusal Bağımsızlık Savaşı ile ilgili bilgiler, Mustafa Kemal Paşa’nın bildirileri, Heyet-i Temsiliye’nin kararları ve çeşitli yazılar yer alıyordu. İrade-i Milliye’nin ne olduğu, niçin bağımsızlık savaşına girişildiği, neler yapıldığı, memleketin neden bu duruma düştüğü, şu andaki durum, kamuoyuna bu gazete vasıtası ile duyurulmaktaydı.
Mustafa Kemal, Heyet-i Temsiliye ile birlikte İrade-i Milliye’yi de Ankara’ya götürmek istemişti. Fakat Sivas ileri gelenleri “İrade-i Milliye Sivas’ta intişara başlamakla bu memlekete tarihî bir şeref vermiştir, biz bu yüksek şerefi memleketde ebedileştirmek istiyoruz. Gazetenizi bize bağışlayınız. Aynı maksad uğrunda bu ışığı burada devam ettirelim” dediler. Mustafa Kemal de, bu isteğe uyarak gazeteyi Sivas’ta bıraktı.
Önceleri haftada bir defa çıkan gazete sonraları haftada iki ve daha sonra da günlük olarak çıkmaya başladı. Fakat, Mustafa Kemal’in Ankara’ya hareketinden sonra gazete Mustafa Kemal’in kontrolünden de uzak kaldığı için bazı istek ve yakınmalara neden oldu. İrade-i Milliye hakkındaki yakınmalar kısa sürede Mustafa Kemal’e iletilmişti. Nitekim Niğde’deki II. Fırka Komutanı Mümtaz Bey, 30 Ocak 1920’de Mustafa Kemal Paşa’ya çektiği şifre telde, Sivas’ta yayınlamakta olan İrade-i Milliye gazetesi adına abone olan kişilerin, abone bedeli olan ikibinaltmış kuruşu 8 Aralık 1919 da Sivas’taki İrade-i Milliye Gazetesi Müdürlüğüne gönderildiğini, ama bu gazetenin kendilerine yollanmadığını, artık bu gazete yönetimine itimadı olmadığını, bu yüzden de abone kaydının başarılı olamıyacağını belirtmekteydi. Mustafa Kemal Paşa, Sivas Heyet-i Merkeziyesine 15 Ocak 1920 de yazdığı bir yazıda İrade-i Milliye Gazetesinin abonelere sürekli gönderilmesi gerektiğini hatırlatmıştı. Mustafa Kemal Ankara’da olmasına rağmen, bu yakınmalarla yakından ilgilenmiş Ulusal Bağımsızlık Savaşı’nın önemli yayın organlarından biri olan İrade-i Milliye’nin her yere ulaşmasını sağlamak amacıyla gerekli girişimlerde bulunmuştu.
Gazetenin dağıtımında, özellikle işgal altındaki bölgelere ulaştırılmasında büyük zorluklar çekilmiş, gazeteleri zamaninda ellerine geçmeyen abonelerden gelen şikayetlerin ardi arkasi kesilmemiştir. Bunun yanı sira abone ücretlerinin toplanmasinda da bazi sıkıntıların olduğu, gazetenin ilerleyen sayılarında, "Sayın abonelere" yapılan hatırlatnalardan anlaşılmaktadır.
irade-i Milliye ilk sayısında yayımlanan ve bizzat Mustafa Kemal'in İsmail Hami'ye yazdirdiğı "Harekat-i Milliye'nin Esbabı" başlıklı makalede, savaştan ve mutarekeden sonra toplum ve ülkenin içine düşüldüğu durum, muttefikimiz olan Almanya ve Bulgaristan'ın durumu ile karşilaştirilip sorgulanmakta, Damat Ferit Paşa'nin teslimiyetçi iç ve diş politikasi eleştirilmekte , Anadolu'da başlayan ve güçün bizzat milletten alan Milli hareketler anlatılmaktadir.
Bunun yanı sira bu ilk sayida, gazetenin yayınlanmasindan On gün önce toplanan Sivas Kongresinde Mustafa Kemal Paşa'nin Kongreyi açış nutku, ile Padişah'a, Sadrazam'a ve itilaf devletlerine geçilen arıza ve muhtralar yer almaktadir.
ikinci sayısı, ile birlikte , yine gazetenin yayımlandığı tarihten önce başlayan ve devam eden ve Ferit Paşa kabinesine karşı duyulan güvensizlik ve bu kabine ile her türlü ilişkinin kesilmediğine dair her livadan, kazadan ve bölgeden İstanbul'a, itilaf devletierine ve 'Heyet-i Temsiliye ve yağdırılann telgraflarla sütunlanı süsleyerek, Anadolu'nun sesini ve isyanı hem itilaf devletlerine hem de yurdun her tarafına ulaştırmış ve 'Millet, böyle bir hükümete müstahak olmadığını, bu büyük ve müttehid hareketiyle' bütün cihana karşı ispat etmiş olduğu gibi. Fazla olarak bu süreti her türlü ta'rize karşi milletiyle beraber oluğunu söyleyen Padişah ile millet de ittihad etmiş olduğundan artik hainler için adalet-i milliyeye teslim-i nefs etmektedir başka bir iş kalmamış demektir" ifadesi ile kabinenin ihanet içerisinde olduğunu, bütün milletin de böyle bir hükümeti istemediğini toplu hareketiyle gösterdiğini hem de padişahın kabineye karşı milletle birlik olduğunu, kabinenin ıskatından başka bir yolun kalmadığını düşman herkese kanıtlamıştır.
Anadolu'da ulusal birlik sağlanmaya çalışırken, bu birilgin oluşmasını engellemek için büyük çabalar harcayan, başta hain Ali Galip ve hempaları olmak üzere, Ferit paşa kabinesine kişisel çıkar ve makam hırsı ile başı bir çok yöneticinin marifetleri İrade-i Milliye sayesinde ortaya dökülmüş ve bu gibi vatan hainleri, halkın baskısı ve örgütlü gücü karşısında, görevlerini terk ederek ortadan kaybolmak zorunda kalmışlardır.
Bütün bunların yan sıra, "Harekat-i Milliyenin ne olduğu, neden gerektiği, kime karşı kimlerin bu mücadaleyi yürütmek zorunluluğunda olduğu" konularında halkın bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi doğrultusundaki yazılara ağırlık verilmiş," Hatekat-i Milliye en muazzam harekat-i medeniyetir. Hayat memat meselesi edvar-i kadim-i beşeriyete ait hurafat-i tarihiye dahi dahil olduğu halde en mevsuk senetlere müştenit vakayi arasında görülen kesretli! misallerdenmüstetbi bir takım kanunlara tabidir. Bunların en muhim ve
esaslısı, Milletlerin hakk-i beka ve devamına kafil olan harp ve kiyam kanunlandir." gibi yazılarıyla yaşamak ve devamlılığını sağIamak isteyen ulusların gerektiğinde savaş ve isyan etme haklan bulunduğu , bu yoldakı ulusal hareketlerin en uygarca davranişlardan olduğu, bu nedenle herkesin Milli Mücadele saflarında yerini alması gerektiği ısrarla anlatilmiştır.
Ferit Paşa Kabinesine karşi yürütülen yoğun kampanya sonucu , İngilizlerin açık desteğine rağmen Ferit Paşa Kabinesi ıskat edilmiş ve Anadolu harekatına yakın olan Ali Riza Paşa başkanlığındaki yeni kabinenin kuruluşu ve tatil edilmiş, olan Meclis-i Meb'usan için yapılması gereken ve Ferit Paşa tarafından sürekli ertelenen seçimlerin yapilmasi ve bunun sonucunda da Milli mücadeleden yana bir çok önemli kişinin Meclis-i Meb'usan'a girmesi sağlanmiştir.
İrade-i Milliye gazetesi , yayın hayatina başladığı 14 Eylül 1919 tarihinden önce başlayan ve devam eden isgaller ile bu işgal bölgelerinde yaşayan ve işgal kuvvetlerinden cesaret alan, teşvik gören yeli Rum ve Ermenilerin Türk ve Muslumanlara uyguladıkları fecaiyi, can, mal ve ırzlarına yapılan bin bir türlü saldırıyı ve bu saldırılar karşısında ,işgal kuvvetlerinin vurdum duymazlıgını ve bu olaylar karşısında Ülkenin her tarafindan yükselen protestoların dünya kamu oyu ve vicdani önüne sermiştir.
İrade-i Milliye bir taraftan iç olaylarla ilgili olarak halkı bilgilendirip ,bir taraftan onu Harekat-i Milliye ve Milli Mucadele etrafında örgütlemeye ve mücadele saflarına kazandırmaya çalışırken bir diğer taraftan da diş basında hakkımızda çıkan yazıları , dünyada gelişen olayları , Londra ve Pariste sürdürülen ve bir türlü sonuçlandırılamayan barış görüşlermeleri , İslam ülkelerinin tavırlarını, komşu ülkelerde olup bitenleri çok yakından izleyerek gelişmeleri mümkün olduğu kadar okuyucusuna duyurmaya calişmiştır.
Özellikle Doğu komşumuz Rusya'da gelişen ve bütün dünyayı etkileyen Bolşevik harekatıni, her hangi bir yorum yapmaksızın çok yakından ve dikkatle izlemiş ve gelişmelerden sürekli olarak kamu oyunu bilgilendirmiştir.
İrade-i Milliye gazetesi Sivasta yayimlandigi halde, yerel bir gazete kimliğine dönüşünceye kadar, Sivas şehri ile ilgili sorunlara çok az yer verebilmiştir. Bunun nedeni gazetenin yüklendiği ulusal görevdir. 0, Heyet-i Temsiliye'nin, karari, inançli ve mücadeleci sesidir ve bu sesi tüm yurt içine ve dişmana ulaştırmakla görevlidir. Öncelik, vatanın ve milletin kurtuluşu ve bu yoldaki örgütlenmelerin sağlanmasıdır, bütün çabasi bu yönde yogunlaştırılmış olan İrade-i Milliye gazetesinin o sıralarda Sivas ilinin yerel sorunlan ile yeterince ilgilenememesini doğal karşilamak gerekir.
Yine de Sivas'ta yapilan sosyal etkinliklere, önemli atamalara, mahkeme ve icra ilanlarına, ticari ve tibbi reklamlara, özellikle o siralarda Sivas ve Tokat çevresinde oldukça yaygın olan ve halkm sağlığını tehdit eden "Firengi" hastaligi ile iigili , halki bilgilendirme ve yönlendirme amacına dönük ilmi yazılara, Milli Mücadeleyi yürüten eş, kardeş ve evlatlarına destek olmak üzere kurulan ve tüm yurtta örğütlenme savaşını veren "Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti" 'nin çalişmalarına sütunlarında övünçle yer ayırabilmiştir.
İrade-i Milliye Gazetesi 1922 yılı sonuna kadar üç yıl Sivas’ta çıkmaya devam etti. Yalnız bölücülüğe kayan ve aynı zamanda şahsi çekişmelere giden guruplardan birinin aleti oldu. Ankara’da “Hakimiyet-i Milliye” çıkmaya başlayınca da her geçen gün daha da söndü. İstiklal mahkemesince mahkum edilen Halis Turgut’un, müdür-ü mesul olduğu dönemde iki defa kapatıldı. 1921 yılının Şubat başındaki kapanışı iki buçuk ay devam etti. “... nihayet vilayet matbaasında gazetenin basılması imkanı olmadı ve yeni bir matbaa açmağa da malî kudretim müsait olmayınca gazeteyi kapadım. Sonraları memuriyetle taşrada iken matbaanın içindeki mevcut nüshalarla birlikte yandığını esefle öğrendim.”
İrade-i Milliye’nin kapanması ile diğer bir gurubun sözcülüğünü yapmak üzere Gaye-i Milliye gazetesi, 2 Mart 1921 de çıkmaya başladı. Milli Mücadele’nin en buhranlı günlerinde Sivas halkı ikiye ayrılmış ve bu gazetelerde bu ikiliği körükleyici neşriyat yapıyorlardı. Halis Turgut’un idaresi altında olan İrade-i Milliye özellikle Büyük Taarruz’dan altı ay önce bölücü faaliyetlerini şiddetlendirmiş, 1922 ilkbaharındaki belediye seçimlerinde şahsi kavgalara daha da bağlanmıştı. Son nüshasının ne zaman çıktığı ve kapandığı bilinmemektedir. 1922’nin Mart ayında son nüshasının çıktığı tahmin olunuyor.16 Bugün Ankara’da Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü’nde 1-42 sayılar, ayrıca Başbakanlık Basın Yayın Genel Müdürlüğü kitaplığında da 1-42 sayılar bulunmaktadır.17 Sivas İl Kültür Müdürlüğü de, bu gazetelerin günümüz Türkçesine çevrilmesi ve bilim dünyasına kazandırılması konusunda uğraş vermektedir.
İRADE-İ MiLLiYE'DE BAZI BAŞYAZILAR ve MAKALELER
• Harekat-i Milliyenin Esbabi
• Ferit Pasa Kabinesi iLe Kat'i Munasebet Hey'etin ilk Adimi
• Padşahımiz Ne diyor? Hükümetimiz Ne Yapıyor?
• Millet Davası
• Harekat-i Milliye En Muazzam Hareket-i Medeniyettir
• Temps Gazetesi Ve Harekat-i Milliye
• Ferit Paşa'ın Rufeka-yi ihaneti
• Hala Mugalata
• Harekat-i Miliiye Ve Fransa
• Intihabat
• Ferit Paşa'ya Cevaptan Sonra
• Yeni işgaller Muvacehesinde
• Fırka Zihniyetleri
• Leh Ve Aleyh
• Mahal-i içtima' etrafında
• Tereddi Meselesi
• Meclis-i Milli'de
• Sulh Ve Türkiye
• Asri Zihniyet Ve Tenakuzlarımız
• Heyet'i Temsiliye şehrimizden Giderken
• Teslihat Tahdit Edilecek mi ?
• Elbistan Mitingi Münasebetiyle
• Heyet-i Tesriiye"
• Yanliş bir Zehab ve iftira
• Türkiye Sulhu ve Avrupa Siyaseti
• İstanbul Meselesi
• Doğru Sözler Acı Hakikatler
• Gözümüzü Açalım
• Avrupa Medeniyetinin iç yüzü ve Fransa Hunharlığı
• Tehlike Karşısındayız
• Matbuat ve Vezaif
• Çete Reisleri
KAYNAKLAR
I. MİLLİ MÜCADELEDE İRADE-İ MİLLİYE GAZETESİ
Yazar : MEVHİBE GÜL KESKİN
II. ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ DERGİSİ, Sayı 23, Cilt: VIII,
Mart 1992
III. CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRKİYE ANSİKLOPEDİSİ, CİLT 1
|