TÜRKMEN
GÖÇMEN
BOŞNAK
ŞARK MUHACİR
Ömer TURAL
Araştırmacı Yazar
*
Offline Offline

Mesaj Sayısı: 430



WWW
« : Şubat 09, 2008, 03:45:50 pm »

TÜRKMEN

           Türk emin, Araplar Müslüman olan Türklere  türk emin derlermiş.Kelime zamanla Türkmen anlamını almıştır.

           Türkmen komşuların eli bol cömert insalardır.Tanrı misafiri onlar içini ,izzet ikram edilecek kişidir.En meşhur yemekleri,bulgur pilavı ve yogurt’tur. Bunun yanında deri tulumda basılmış koyun peyniridir.Tandırda pişen yufka lavaş ,ve popuç diye adlandırdıkları yuvarlak ekmek. Kete olrak yapılan ekmekleiyse ap ayrı  lezizdir.
             
           Köyümüzde  yoğurt bayramları bir gelenekti.Her bahar mevsiminde ;dam başlarına veya  eski okulun arka tarafı olan maşatlıkta  bu gelenek tekrarlanırdı.Yere savanlar serilir ,helkelerdeden tabaklara yogut konur.Kaşıgını getiren büyük ,küçük halkalar halinde otururdu. Türkmen komşular için yuka olunca kaşık gerekmez,yufkayla yapılan çömçe kaşıktan fazla alır .Ekmek arası dürümleride ayrı bir beceri alanıdır.

          Yağmur dualarında tosunlar kesilir koçlar kesilir;kazanlar kaynar.Savanların üzerine sofralar kurulur. Çocuklara  yemekte öncelik tanınır.Namaz kılınır dualar yapılır,mağfiret dilenir.Çoluk çocuğun yüzü suyu hürmetine,hayvanların yüzü suyu hürmetine deyip  Cenabı Allah’a karşı acizlik ifade edilir.

          Düğünlerde erkekler ayrı bir alan veya odada oynarlar ,kadınlar ayrı bir yerde toplanıp oynarlardı.Analarımız bacılarımız  hep bir agızdan yöre türküsü söyler ,def çalar halay çekerlerdi.
Erkeklerse davul zurna eştiğinde sinsile oynar , meydana çıkan delikanlıya şaka vari usulünce vurur ,meydanda  bir eli diger koltugunda bekler. Diğer bir delikanlıysa al varıyo koçm der sinsilesini vurur böyle devam eder giderdi.
         
          Halaylardan Sivas ağırlaması ,şimdilerde olduğu gibi bir başkaydı.Etraf köydeden gelen misafir gruplarla köyün gençlerinin halay çekmesi bir şova dönüşürdü.
         
          Çepni’li Sadık  Yücel  ögretmen,köyümüzde birçok halaycı başı yetiştirmiş.Her yerde oldugu gibi ,halay başıda bir baştı.Halay başı ,tüm agırlıgını omzuyla ekibe verir,oda halayın ayrı bir havası olurdu.

           Köyümüzde Cafer  Türkmen  ,Hac Osman Kaya ,Hallay başı denince akla gelen kişiler. Şu gün olsun Osman Kayasız dügün olmaz. Bir başka olur cellerin, kötü köylülerin karışımından olan düğünler.Düğün deyince akla bu iki kabile gelir.Buram buram halay kokar .Eser anadolunun havası ,davulda zurnada halayda.Yolunuz karagöl köyüne düşerde davul zurna sesi duyarsanız düğüne ugramadan geçmeyin.

           Eskilerde oldugu gibi  damadın birde sadıcı vardır,ama sadıcın yükü eskiden oldugu gibi  agır degildir.Önceki adetlerde sadıç  ,damata iyi sahip çıkacak,Ayakkabı vesaire hiçbir şeyini çaldırmayacak.

           Damata sahip çıkamayan sadıçların cezası büyük olurdu. Kınacı gitmekte kolay degildi.Suya atılmak ,boğazına tezek bağlamak gibi cezalar kınacıya uygulanırdı. Dügünü organize eden  birde düğün kahyası vardır.Kahya  ,nöbetçi kolluğu gibi bir kırmızı kolluk takar koluna,elindede bir değneği ,asayiş saglar.Düğünlerde ,yigit lagbıyla anılır .Çürüklerin Hacarapkahya olurdu.Gülen şen yüzü,foteri,atığı narası,hafızalardan silinmez . Allah rahmet eylesin.
     
           Ebelik yemlik oy madımak ,Türkmen türküsüdür yöre türküsüdür.Türkmen’ler ,kültür olarak doga bitkisine çok deger veirler.Baharın kadınlar gruplar halinde toplu olarak,incebelin ,kırmızı enişin,çirkin tepenin eteklerinde madımak toplarlar.Madımak,y emegi salığa yararlı ,lezeti  bir bitkidir.Yemlik genelde tarlalarda toplanır.Oğlak kulagı dere kıylarında ,saylı ve sulu yerlerde olur.tadı ekşidir.
Çayırlık ve su kenarlarında bulunan yarpuz ,nane türünden olup vazgeçilmez bitkidir.

           Lehçe:Degişik cografyada yaşayan insanlar aynı ırktan olup aynı dili kullanmalarına ragmen degişik lehçe kullanırlar.Nekadar farklı konuşsalarda  aynı türkçeyi konuştuklarından bir birlerinin konuştuklarını anlarlar,birbirlerinin ne demek istediklerini bilirler.

           Türkmenler ,bulundukları coğrafya yapısına uygn toplulukturlar.Ttarlada ,bağda çlımalarıyla bilinen çalışkan , güçlü insanlardır.
Yöre şairimiz şöyle demişltir

Bize yarar Türkmen kızı
Aramaz toprağı tozu
Güneş vurur kavlar yüzü
Deste yapar orağınan.

         Türkmen komşuların sık kulandıgı kelimeler şunlardır.

Nörüyon?Neyapıyon
Nire gidiyon ?Nereye gidiyon
Kele bacı,oba,gadan alıyım,aboooo.gibi.
Karpuz-garpuz
Kalem-Galem
Radyo-Iradyo
Gibi  kulanılan cümller birer örnektir.
Neticede Osmanlı’dan gelme kültür olarak,köyümüz insanının şu anda şive, lehçe ve örf adetleri aynıdır.Ortak olmayan yönleri kalmamıştır.

YAZAR: Ömer TURAL
Ömer TURAL
Araştırmacı Yazar
*
Offline Offline

Mesaj Sayısı: 430



WWW
« : Şubat 09, 2008, 03:44:37 pm »

GÖÇMEN

          Göçmen,muhacir,hicret:Bir yerden ,başka bir yere göç etme anlamını taşıyan cümlelerdir.

          Balkanlar coğrafi konum sonucu olarak çeşitli milletlerin hakimiyet mücadelesi verdiği bir yerdir.1388-Sultan  1 Murat’la  Çandarlı Ali paşa Bulgaristan’ı kompile Osmanlıya  katı. Osmanlı bu topraklara  Anadolunun  güvenilir türk’lerini getirerek balkanlar’da isllamiyetin yayılmasını sagladı.
         
          İkincisi ise fetihlere gönülü katılan gazi alperen’ler ,gaza niyetine gelen aşiretler fetih etikleri yerlerde kaldılar.

          1877-1878 Osmanlı ,rus 93 harbinde Osmanlı’nın savaşı kaybedince ,türkiye’ye bağlı ,Bulgaristan prensliği kurulur.Balkan savaşlarında topraklarımızın elnden çıkma sonucu olarak,aralıklı tarihlerde bulgaristandan ,türkiye’ye göçler başlamıştır.

          1936 tarihinde karagölle 80 hane  Türkmen göçmen gelmiştir.  göçmenler.Romanya’dan türkiye’ye göçleri devletler arası anlaşmayla olduğu için işin başında parlak görülmüştür. Talihsizlik sonucu 1934 tarihinde türkiye’ye gelecekleri için varını yokunu satan bu Türkmenler .Doğup büyüdükleri ülkede kendi yakınları tarafından göçmen diye horlanmışlar.Elleinde ,avuçlarında ne varsa satıp tüketmek zorunda kalmışlar.

          Karagöl köyüne yerleşen göçmenler.Memleket’lerinden gelirlerken her ne kadar ,hayvanlarıyla araba ve eşyalarıyla geldiyseler
de,kıtlık döneminde gelmişler .Kıraç ve verimsiz arazilere sahip olan bu insanlar gelir darlığı yüzünden köyden göçmüşlerdir.

          Romanya ,şimdiki Bulgaristan’dan gelen göçmenlerin kimlik gibi bir sorunları yoktur .Osmanlı tarihi ve türk tarihi okunduğu zaman göçmenlerin balkanlara nerden ,ne zaman gitikleri yazılıdır.

          Osmanlı zamanında bulgaristana giden göçmenlere Bulgar türkü demek yanlıştır.Bulgar türkü vardır ,fakat Bulgaristanda değil ,Rusya federisyonuna bağlı Tataristan-Özerk  Cumhuriyeti'nde yaşarlar.
Bulgaristan doğumlu bir kşiye Bulgar demeken büyük küfürdür.

          Malesef Türk basınında bu terim ya bilnmeyersk,yada kasıtlı sıkça yazılmaktadır.
          Göçmen ‘lerin örf ve adetleri,Anadolu örf ,adetine çok yakın,çok zaman aynı dır.

          Milli kıyafetlerde giyilen,bindalı dediğimiz  elbisenin ,başa takılan fes ,giyilen yelek,şal, bele sarılan kurşak  Türkmen’lerle,Göçmenlerde aynısıdır.Aradaki fark Balkanlarda ipek böceği yetiştiren Göçmenler,ipek üretitiklerinden ,bu giysileri ipekten yapmışlar. Türkmen’ler ise Anadoluda ,koyun yetştiriciliği yaptıklarından,yündeden eğirme iple ,giysilerini dokumuşlardır. küçüklerin büyüklere saygısı ,,misafir odalarında büyüklerin bir araya gelip hoş sohbet yapması,dügünlerde,cenazede örf adet gibi ortak  kültürümüz çoktur.

          Anadolu insanının ,balkanlardan gelen insanlarla kültür ayrılığı ,zaman zaman görülmüştür.Anadolu ‘da yaşayan Türkler ,Arap kültüründen etkienirken ;bakanlarda yaşayan tüğrk topluluğu ,Avrupa kültünden etkilenmiştir.Bu  sebeptendir ki  farklı örf ,adet  ortaya çıktığıda olmuştur.Örnegin:Aana doluda yakın akraba evliliği yapılırken,balkanlarda akraba evliliğine sovuk bakılmaktadır.

          Göçmenler’in ,avrupadan gelme sonucu olarak ;kültür görgü getirdiklerini ifade eden sözlerini ana dolu.’mun birçok insanından diledim.Oysaki balkanlara kültürü götüren türkler’dir.Türkler –Bulgaristana gitmezden evel,Bulgarlar dağlarda ,magrada yaşarlarmış.Çifçilik nedir bilmezlermiş .Avrpaya kültür ,görgü Osmanlıyla ,Evladı fatihanın torunlarıylagitmiştir.

          Coğrafi yapı itibariyle ,kültürlerini geliştiren göçmenler ,bazı yenilikler geirmişler,bu doğru.Mesela:Göçmenlerin gelmesiyle iki tekerlekli gağnıdan ,dört tekerlekli ararabaya dönülmüştür.,soba gelmiştir,.Göçmenler çamurdan ince döktükleri tuğlalarla soba yapmışlardır.Sıvayı getrmişlerdir,sarı toprak üzerine ,kiliğin dereden kil getirerek yaldız  çekmişlerdir.BUyöremiz şairi tarafından şöyle dile getirilmiştir.

Göçmen kızı neye yarar
Bir ev yapar kerpic duvar
Haftada bir onu sıvar
Oda sarı toprağınan.

          Göçmenler kapılarının önüne su kuyuları deşmişler.Bu kuyulara dolap takarak su çıkarmışlardır.Meyve ağaçları yetiştirmiler,fideler ekip domatis ,büber  yetiştirmişlrdir. Şimdinin sofra’larında eksik olmaya domatis büber , turşu nedeniyle  ,göçmenlerin isimleri ,turşucu’ya büberciciye çıkmıştır.
           
          Çiçek ve gülü çok sevdiklerinden pencere önlerinde saksılarda ,bahçelerinde rengaren çiçek yetiştirmişlerdir.
     
          Ozamanlar ,ermeni damlarında yarım metre toprak varken ,;gçmenler,kertivan tikeniyle samanlıklarını örtmğşler.Yağmur yağdığında ,bir damla suya maruz kalmamışlardır.

          Eğitim olarak temizliğe çok dikkat eden bu insanlar; yemekten önce ve sonra ellerini yıkarlar ,kapılarının önünü temiz tutarlar .Ayak yollarının kapalı olmasına ehemiyet gösterirlerdi.Hak,hukuklarınar razı olurlardı .Şimdi insanların ,medeniyet ve yiğitlik kavrams bakış açılarına onlar 70 yıl önce bakarlardı.

Lehçe olarak:

Ağa-ağbey
Aşılgan-açılan
Bagçe –bahçe
Bindalı- dügün elbisesi
Civan-yigit
Bombom-şeker
Çevre-başörtüsü
Çrağ-mum
Dival –gelin elbisesi
Geze-dügün sonrası gezmek
İslah-iyi
Kayış –kemer
Peşkir- havlu

           Göçmenlerin’de kendilerine özgü yemekleri vardır.Çevirme pideleri,kıvrım gibi.Yöre insanımızın bildigi gibi ekmegi fırında pişirirler .Turşularından haşlanmış patlıcan,sarımsak, ,kıyılmış kırmızı biber ,yeşil domatis.Domatisler önceden haşlanıp  b ,bekletiliyor,sonrada kıyılıp hazır olan mazeme ,karnı yarık gibi dilinen  haşlanmış patlıcanın içine dolduruluyor .Hazır olan  patlıcanlar,baskı altında bir gün bekletildikten sonra çömleklere diziliyor. Mademki turşu deyince ,akla göçmenler geliyor ,bizde olmasa olmazlardan yol çıkıp ,bu güzel turşunun tarifini yaptık afiyet olsun.

Yazar : Ömer TURAL
Ömer TURAL
Araştırmacı Yazar
*
Offline Offline

Mesaj Sayısı: 430



WWW
« : Şubat 09, 2008, 03:48:20 pm »

BOŞNAK

          Boşnak’lar’sırplar’ın ağır zulmünden  kaçarak,neleri var neleri
yok bırakıp glmek zorunda kalmıştırlar. Bu göç öyle eline valiz alıpta  avrpaya çalışmaya gitmeye benzememiştir.Bırakıp geldikleri yerlerde umutlarını bırakmıştırlar,mal,mülkünü bırakmıştırlar,yakınlarını bırakmıştırlar.
İşin başında çok çile çeken Boşnak komşularımız .Köye ilk geldikleri yıl,yagmurların yagmasıyla  ekinler insan boyu olarak ,ürün bol olmuş. Karagöl köyünü bolluk ,verimli bir yer olarak gören bu insanlar,burlar bize göre demişler.Devlet sulak ve düz ovadan  tarla’lar verince,bu etnik grup karagöle yerleşip kalmış.
Boşnaklar kendilerinin  Balkan’lara Koya’dan gitiklerini ida ederler.Tabi onlarında büyüklerinden duyup öğrendikleri  bilgiler vardır.
1925 yılında ,Karadeniz kıyılarından ,ak topraklar diye adlandırdıkları ,Anadolu’nun belirli yerlerine geldiler.Karagöl köyüne yüz haneden fazla gelip yerleşmişler.Şu gün olsun köyümüzde 25 hane kadar Boşnak bulunmaktadır.

          Boşnak’lar ehli keyif zevk ve sefasına düşkün insanlardır.Rahatlıklarından ve keyiflerinden taviz vermezler.Boşnak gelini olmak çok zordur.Gece saat:02’ye kadargelen misafie hizmet yapıp,sabahleyin sabah ezanında kalıp,gelecek misafire hazırlık soba yanar.Kahve ve çay suyu hazırlanır.

          Düğünleri 40 gün sürerdi.ve çok oyunlu olurdu.Gençler ;kız ,erkek karışık oynarlardı.Genelde düğünlerini içe dönük ,kendi aralarında yapmayı tercih edelerdi.Düğün ve cenazede ev sahibine çok iş düşer,çay ve sigara ikram etmeyi ihmal etmezlerdi.
Küçükler ,büyüklerine karşı ,hiçbir zaman yalan söylüyon ,yalan diyemez, bu söz onlar için en büyük hakarettir.
Boşnak’ça ve Türk’çe: Bir  Slav dili olan Boşnakçanın Ural-Atalay dili ile hiçbir bağlantısı yoktur.

          Kendilerinin geçmiş tarihte Konya’dan Balkan’lara gitikleri,Sıplar tarafından asimilasyona uğratılıp ,Sırpça dil kulandıkları,veya  Balkanlarda yaşadıkları için  bu dile alıştıkları,tarih bilimcilerine kalmıştır.

          İsimlerde çok yakın benzerlik vardır mesela:Türkçe’de oğlu yerin Boşnak’larda .(için)kulanılır.Şahinoğlu,Şahinoviç gişbi.Tüğrkçe’de (e) ile biten isimler Boşnak’çada (a)ile bitiyor.Hatie yerine Hatica-Ayşe yerine-ayşa geçiyor.
Bazı rivayetlere göre patetis yerine kulanılan  kumpir  kelimesi Boşnak’çadan gelmektedir.
Boşnak komşularımızın çok ünlü ,yöre şairine konu olacak kadar yöresel,yeyince tadtınaa doyulmayan kabakpitası vardır.Boşnak deyince kabak pitası gelir akla.
Tarifi:1 kğ una,1kğkabak soyulur,ince ince doğranır,içine250ğr sogan,içine hafif tere yağ. Un güzelce yuğrulur.İnce yufkalar halinde açılır.Tepsinin altı yağlanır.Yufka aralarına yağ sürülerek 5-6 kat dizilir.Aralarına kabaktan yapılan,suvan karışımlı magzeme yayılır.Bunun üzerine tekrar yufkalar araları yağlanarak 6 kat daha dizilir.Hazırlanan tepsi üç ayaklı sac ayağına oturtulur,üzerine kubeli sac konur.Ocakta yanan közler sac’ın üzerine çekilir.yaklaşık 45 dk. Sora çok leziz bir kabak pidesi çıkar.Pideyi hem yitelim,hemde yöre şairimiz ne demiş ,onun sözlerine kulak verelim.

Birde Boşnak tan almalı
Kafa dengini bulmalı
Onun yağı bol olmalı
Pita yapar kabağınan.

Boşnak ve Arnavut unsurlar kendilerini Türk kabul edip,Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin en sadık bağları arasında yer almışlarve herhangibir bölücüve ayrılıkçı hareketin içinde yer almamışlardır.
Balkanların kültürüyle yuğrulan Boşnak Tatar,Arnavut ve Göçmen’lerin Avrupa kültüründen etkilenmesi sonucu zaman zamanda olsa örf ve adetleri bir birlerine uymaktadır.

Yazar: Ömer TURAL
Logged
Ömer TURAL
Araştırmacı Yazar
*
Offline Offline

Mesaj Sayısı: 430



WWW
« : Şubat 09, 2008, 03:51:45 pm »

93 MAHACİRİ,ŞARK MAHACİR’LERİ ve DADAŞ

93MAHACİRİ:

          1877-1878 Osmanlı- Rus savaşı,rumi 1923 yılına rast geldiğinden,bu savaşa 93 savaşı denir.Bu savaşta her ne kadar başarı gösteildiyse de,Rusların ,Erzurum sınırlarına kadar gelip işgal etmesi sonucu ,Başta Konya olmak üzere Anadolu ya göç etmelerinde bu adı almışlar.Rusya’nın içten karışmasıyla Dadaşlar tekrar Erzurum’a dönmüşlerdir.
Erzurum Tarihi:Yavuz sultan selim 1517 yılında Osmanlı topraklarına katı.
Birinci dünya savaşında  16-Şubat-1916’daRuslar tarafından işgal edildi.1917 yılında Rusya içten karışarak  geri çekilmek zorunda kaldı.Ancak  Dogu Anadolu  bölgesinde Ermenistan hayaliyle yaşayan Ermeniler Erzurum ve çevresinde soy kırımına giriştiler.
12-Mart 1918 Ordumuz Kazım Kara Bekir komutasında Erzurum ,esareten hüriyete ,ölümden hayata döndüğü gündür.
Erzurum’dan gelen bu komşular sayıları tam bilinmemektedir. Köy’de Türkmen’ler tarihçeleri vardır. Bu sebepten dolayı iki etnik gurubun örf ve adetleri aynı dır. Türkmenler,sac üzerinde yufka pişirirlermiş. Muhacirlerden gördükleri  tandır ekmeğini benimsemişlerdir.

          Bu iki etnik grup kazanlarda hedik kayanatır  ,bulgur üğüdürler  çok güzel Bulgur pilavı yaparlar.Dokudukları kilimleri aynı tezgahlarda dokuyup ,aynı deseni verirler sebebi Osmanlı kültüründen  gelme olmalarıdır,100 yıl aynı kültürü paylaşmış olmalarından ve Arap kültüründen  etkilenmiş olmalarındandır.

          Dadaş kime denir:Dadaş kelimesi degişik anlamlarda kulanılır.Kimine göre mert ,cesur,özü sözü doğru,yiğit biridir.Kimine göre erkek kardeş ağbeyi.

          HİNGEL:Şark mahaciri deyip hingel yemeginden söz açımladan edilemez.
          Malzemeler,Un,yumrta,tuz,tereyağı,taze biber,peynir.
          Tarifi:Un,yumurta,ve tuz katılıp suyla hamur yoğrulur.Hamur oklava ile açılıp yaklaşık dört san ti metre kareler halinde kesilir.Kesilen hamur kaynar su ile
haşlanır.Kevgirle süzülür.Tere yağ eritilip içerisine toz biber katılır.Bir tepsiye bir kat hamur,bir kat biberli yağ karışımı ve bir kata peynir şeklinde kat kat dizilir,son kat biberli yağ ile süslenir.

          Yöre şairimiz Vahit Has Türk ne söylediyse doğru söylemiştir.

Şarklı kızı olur cappar
Seni görür yoldan sapar
O da güzel hingel yapar
Derince bir tabağınan.

          Mukallit’likleriyle bilinen şarklar şakacıdırlar .fıkraları’da dillerde gezer.
Ermeni katliamının sürdügü deşetli günleriydi.Yine bir grup savaş artığı Erzurumluyu yakın dere civarına götürüp kurşuna diziyorlardı.Halkı sıraya geçirip tek tek çağırıp bir kayanın arkasında katledyorlardı.İçlerinden biri ne oluyor diye başını uzatınca,arka sıradaki uyardı:
Dadaş neydirsen…sirayi bozup bşımıza iş açacahsan.

Hazırlayan: Ömer TURAL
Logged

 

© 2007 Tüm Hakları Saklıdır. Designed By Tayfun TURAL
Site Yazarı ve Yöneticisi Ömer TURAL